Çukuryurt Köyü Web Sitesi (İmranlıSivas)
Yöresel Kelimeler
Abrası olmak Ağartı Ağlenmek Aleşmek Ahıldane Ahraz Aktarmak Alayı Anışdırmak Arık Arlanmak Atlı Avkalamak Avuz Ayıtlamak Aynı gelmek Ayrıksı Azınsımak Babalanmak Bacılık Bad Bağdaş kurmak Batal Bayah, bayahtan Bekitmek Beslek Bezirgân pilavı Bezmek Belemek Bıldır Bibi Bir cimcik Bir goşam Bişgel Bişirim Bun Burunlamak Büngüldemek Cambaz Camuz Cazı Ceht Cingan Ciyiş Cıbır Culuk Cücük Çalınmak Çeç Çemkürmek Çemrenmek Çepük Çelpeşük Çevrüntü Çığırmak Çığrık Çıngı Çıtlatmak Çimmek Çir Çor Çöçelenmek Çöğlenmek Çördük Çullu Çulsuz Dadanmak Dalamuk Darazımak Darıkmak Dartılmak Dayak Deli depek Dene Depme Devlik görmek Devrisi gün Dındıklamak Dilmek Dinelmek Dingildemek Dirliksiz Donak Donanmak Döşürmek Döşürüksüz Dulda Duluk Düğülcek Düremeç Düve Düven Düzayak Eccük Eğin Eke toka Ekis nükte yapmak Eksük görmek Ekti oğlak Elçim Elleşmek Em Eme Emiceklik vermek Evme Erinmek Farfara Fing atmak Firik Farımak Fetil Gabala Gadinge Gamga Garametli Geçmiş Gelberi Gejgere Gevşemek Gicişmek Gıdik Gılik Görümcağız Gursaklı Gübür Gümen Gümenli Güvermek Güvertme Harar Hasput Hasuda Havflenmek Hayvah Hedik Helki Herslenmek Hırtlak Hızan Horam Hozan Ihmak Ismarıç İki tek İleğen İndiriş etmemek İskemi İşkillenmek İşmar İt dirseği Ivga vermek İyeşmek Kanatlı Kanayak Kanlı Karış Karmak Kârınsıma Katık Kavramak Kavum hısım Kavurma herlesi Kaygana Keçe delen Kehle Kelecoş Kelik Kemçük Kenger Kesek Kesmük Keşik Kete Kıyımsız Kızıllanmak Kızı olacağı Kor (Kör) Kömbe Köp Köremez Kötülemek Közlemek Kurcalamak Kuşhana Küflet Kürük Mahana Malamat Mısmıl Mundar Mundar etmek Müzevir Nâlet Natır Nekes Nemârek Nemrut Nörüyon Onmak Ovmaç Oynaş Öcbelemek Öndüç Özelemek Partalcı Pehli Pepe Peskütan Pıskırık Pin Puhari Rapata Sâbi Seğirtmek Seyip Sınamak Sınıkçı Sınmak Sille Sitil Soharıç Sohum Sokranmak Sorutmak Sünmek Süyem Şeremet Şire Şişek Şişmek Taze gelin Tirit Tohma Tokaç Toklu Tökezimek Tummak Tutam Tutmaç Ucun ucun Uğmaç Uğundurma tutturmak Urum Uruplağ Üğürlenmek Üleş Ürümek Variyetli Vergili Yağarnı Yahşi Yal Yarımağız Yarımlağ Yaşmak çalmak Yavan Yayan Yeğnik Yekinmek Yemeni Yeygü Yoğşumak Yumak Yumuş Yük kemeri Yüz yavuncusu Zelve Zerze Zilingir Zürriyet |
: Bir sıkıntının üstüne sıkıntı gelmek : Süt, yoğurt gibi yiyecekler : Araba için: durmak, eğlenmek : Bir yerde oturmak, yerleşmek, durmak : Herkese akıl veren, bilgiçlik satan : Dilsiz : Sacın üzerinde yufkayı döndermek, pişirmek : Hepsi, tümü : Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak : Zayıf : Utanmak : Edepsiz : Elleri ile sarsmak : Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü : Ayıklamak : Mektubun cevabı gelmek : Uyumsuz : Az bulmak, yeterli bulmamak : Zıkkımlanmak anlamında yemek : Ahret kardeşliği : İnce bulgurla yapılan etli dolma içi : Bacaklarını dizden bükerek altına alıp oturmak : İri, büyük : Az önce, demin : Sağlamlaştırmak, tutturmak : Hizmetçi, besleme : İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı : Usanmak : Çocuğu kundaklamak : Geçen yıl : Hala : Bir fiske tuz için kullanılır. Çok ufak tefek insana da denir. : İki avuç dolusu : Çabuk pişen yiyecek veya iyi pişmiş yemek : Pişirim. Pişirmelik kadar olan, bir pişirim gibi : Bunalma hali, sıkıntı : Kıymet vermemek : Kaynamak : Hayvan alıp satan kimse : Manda : Suratsız, geçimsiz ve kötülük yapan kadın : Bir şeyi yapmaya kararlı olma : çingene : Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın : Yoksul, parasız : Hindi : Civciv : Bir şeyi etrafta acele ile aramak : Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını : Azarlamak, saygısız konuşmak. Küçük köpeğin havlaması : Paçaları sıvamak : Alkış : Çalpak iş, karışık, dolaşık : Elekte ortada toplanan ot tohumu, saman ve toprak : Çağırmak, türkü söylemek : Çıkrık, eskiden yün eğirmek için kullanılan araç. : Kıvılcım : Bir şeyi üstü kapalı anlatmaya çalışmak. : Yıkanmak : Ekşi kaysı kurusu : Hastalık, dert : Konuşamamak, bir iş yapamamak : Bir tarafı eğilip devrilmek : Küçük yabani armut : Varlıklı : Fakir, berduş : Alışmak : İnce yapılı, narin : Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması : Darda kalmak : Kibirlenmek. :: Destek : Dengesiz insan : Dane, buğday : Yünden dokunmuş büyük un çuvalı : Kış hazırlığı yapmak : Ertesi gün : Fazla incelemek : İnce doğramak : Ayakta durmak : Oynamak : Geçimsiz : Giyim, kuşam, süs : Giyinmek : Toplamak : Tertipsiz, iş bilmeyen kadın : Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer : Yanak : Bulgurun en ince kısmı. Çorbası yapılır : Ekmek arasına peynirvb. Konularak hazırlanan yiyecek : Bir yaşındaki inek : Döğen. : Merdiveni olmayan, bir katlı ev. : Azıcık : Sırt : Bilmiş, büyümüş : Alaycı ve kırıcı konuşmak : Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak : Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir. : Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün. : İlişmek : Merhem, ilaç : Babanın kız kardeşi : Umut vermek, güvendirmek : Acele etmek : Üşenmek : Çok konuşan, ağzı kalabalık : Ordan oraya durmadan gitmek : Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri : Yaşlanmak, kocamak : Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği : Toptan : Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri : Odun parçası. : Talihsiz, kadersiz : ihtiyarlamış, kocamış. Helva için: fazla kavrulmuş : Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet : İki kollu küçük sedye : Geviş getirmek : Kaşınmak : Keçi yavrusu : Ortası delik ekmek : Küçük görümce : Kursaklı, izzet-i nefisli, gururlu : Çöp, pislik : Şüphe, bilinmeyen : Hamile : Otlar için: yeşermek. Çarpma sonucu vücudun morarması : Ufak çocuklarda çıkan küçük çıban : Yünden dokunmuş çuval : Kağnı tekeri : Aside. Un, yağ, şeker ve su ile yapılan hafif bir tatlı : Korkmak : Eyvah : Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı : Su kovası : Hırslanmak, kızmak : Gırtlak : Yoksul : Bir elin kavrayacağı ot : Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı : Çökmek : Başkası için alınacak şey, sipariş : Az : Leğen : Tenezzül etmemek : Sandalye : Şüphelenmek : Göz kırpma, işaret : Arpacık : Kışkırtmak : Sürtüşmek, zıt gitmek : Evin iki yana açılan sokak kapısı : Kadın : Katil : Beddua : Arkasından konuşmak : Kâr sayma : Ayran : El ile ekin yolmak : Akrabalar : Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba : Koyu yapılan yumurta herlesi yağda kızartılarak yapılan yiyecek : Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur : Bit : Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba : Eski ayakkabı : Dişsiz : Sütünden sakız yapılan ot : Tarlada iri ve sert olan toprak parçası : Savurma sırasında buğdayla karışık olan saman : Sıra : İçine kavrulmuş un konularak yapılan yağlı börek : Cimri : Kıskanmak : Üvey kızı : Çukur, mezar : Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek : Kağnının, öküzlerin kuyruklarının altına gelen kısmı : Süt yoğurt karışımı bir yiyecek : Sağlığı bozulmak, hastalanmak : Ateşte kızartmak : Karıştırmak : Ağzı kapaklı, büyük bakır sahan : Ev halkı, külfet : Eşek yavrusu : Bahane : Etrafa rezil olmak : İyi, temiz : Murdar. Pis, temiz olmayan : Bir şeyi ziyan etmek, bozmak : Fitneci : Lânet : Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli : Cimri : Neyime gerek : Asık suratlı, çehresiz : Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun? : İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak. : Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek : Dost : Israr etmek, üstüne düşmek : Ödünç : Yoğurdu karıştırarak ezmek : Palavracı : Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği : Kekeme : Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek : Aksırık : Kümes : Baca : Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak : Küçük çocuk : Koşmak : Başıboş : Denemek : Kırık, çıkıkçı : Kırmak : Tokat : Kova : Soğan, yağ ve kıymanın beraber kavrulmuş şekli : Lokma. ağza sokulan ekmek parçası : Söylenmek : Ayakta durmak : Uzamak : Baş parmak ile, işaret parmağı arasındaki uzunluk : Eline çabuk : Şıra. Tatlılara ekilen şerbet : Yaşına değmiş dişi koyun : Şımarmak : Yeni gelin : Yemeğin yağlı suyu : Karın şişiren, rahatsızlık veren yemek : Yün, halı ve kilim yıkamak için kullanılan, bir ucu yassı tahta : Yaşına değmiş erkek koyun : Bir yere ayağı takılmak : Suya batmak : Bir elle tutulan kadar : Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba : Azar azar : Ekmek ovularak yapılan yiyecek : Birini aç bırakmak : Anadolu : Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg ) : Kendi kendine söylenerek nazla sallanmak : Leş : Havlamak : Zengin, varlığı yerinde olan : Evlenmek üzere sözü verilmiş kız : Sırt : İyi, güzel : Köpek yiyeceği : isteksiz : Yarım uruplağ : Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak : Yağsız, tatsız, tuzsuz : Yürüyerek : Hafif : Birden kalkmak : Deriden yapılan hafif ayakkabı : Hayvan yiyeceği : Hamurun açılacak kıvama gelmesi : Yıkamak : Emir : Yüklük. Yatak yorgan konan dolap : yüze gülen : Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek : Halkalı kapı demiri : Uykusunu alamamış : Soy |
www.babsu.com. sitesinden alıntıdır.